Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, partilerinin vakti geldiği zaman en güçlü, kararlı ve verimli şekilde cumhurbaşkanı adayını kamuoyuyla buluşturacağını belirterek, “Ama partimizin ana görüşü başkanlık sistemi değil, demokratik parlamenter sistemdir.” dedi.
Partisinin Bolu İl Başkanlığını ziyaret eden Sarıgül, basın toplantısında, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasi tarihinde ilk defa bir siyasi partinin genel başkanını partiye kayıtlı üyelerin seçtiğini söyledi.
Tam demokrasinin, tam değişimin geldiğini savunan Sarıgül, “Bu, partimizin kuruluş beyannamesinde yazıyor. Aklınıza şöyle bir şey gelebilir; ‘Bu ileride değişebilir’. Hayır, bunu değiştiremeyiz çünkü TDP’nin anayasasında bu yazıyor. Ve genel başkan partisini iki genel seçimde iktidara taşıyamıyorsa, görevi gençlere bırakıyor. O nedenle o da olmazsa olmazımızdır.” dedi.
Siyasi partilerin cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarına değinen Sarıgül, “TDP, vakti saati geldiği zaman en güçlü, en kararlı, en verimli şekilde adayını kamuoyuyla mutlaka ve mutlaka buluşturacaktır. Ama TDP’nin ana görüşü başkanlık sistemi değil, demokratik parlamenter sistemdir.” diye konuştu.
Sarıgül, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın yabancı uyrukluların faydalandığı bazı belediye hizmetlerine zam yapılacağına yönelik açıklamalarına da değinerek şöyle devam etti:
“Bolu Belediye Başkanı’mızın niyetini, çalışmalarını biliyorum. O, kamuoyunda dikkat çekmek için bunu söylemiştir. Yoksa ben ‘Su vermiyorum.’ kelimesini Bolu Belediye Başkanı’nın söyleyeceğini asla tahmin etmem. Öyle bir şey de düşünmem. Çünkü ben de parlamenterlik yaptım. Bolu Belediye Başkanı’mız da parlamenterlik yaptı. Bir konuya dikkat çekmek üzerine söylenmiş sözlerdir. Yoksa Bolu Belediye Başkanı birisinin bir derdi, sıkıntısı olsa eminim ki herkesten daha fazla koşar.”
“Afganistan’daki insanların Türkiye’ye gelmesine seyirci kalınmaması lazım”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler 76’ncı Genel Kurulunda konuşma yapacağını da anımsatan Sarıgül şunları kaydetti:
“Birleşmiş Milletler, lafa, insan haklarına sıra geldiği zaman barışı, özgürlüğü, demokrasiyi, insan haklarını dillerinden düşürmüyor. O zaman derhal sayın Cumhurbaşkanı’nın Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda şu çağrıda bulunması lazım. Afganistan’dan gelenler Afganistan’ı, Pakistan’ı ve İran’ı geçiyor, kimse bir şey demiyor, topraklarımıza geliyor. Pakistan, İran bölgesinde tampon bölge oluşturulmalı. Bütün demokratik dünya buraya yardımcı olmalı. Biz de üzerimize düşeni yapmalıyız, o insanlara yardımcı olmalıyız. Ama o insanların tamamının Türkiye’ye gelmesine Avrupa Birliği’nin de Amerika’nın da seyirci kalmaması lazım. Türkiye’nin daha fazla göçü kaldırabilecek gücü kalmamıştır. Bu, doğru bir olay değildir.”
Partililer, daha sonra genel başkanlarının belirlenmesi için kurulan seçim sandığında oy kullandı.