Saadet Partisi İl Başkanlığından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: Öncelikle hain PKK saldırısı ile Kuzey Irak, Hakkari’de şehit düşen askerlerimiz, Erbil’de şehit edilen diplomatımız, yine hain PKK’nın döşediği mayın ile hayatını kaybeden iki yavrumuza rahmet diler, acılı ailelerine ve milletimize baş sağlığı diler, hain PKK terörünü tekrar lanetler, herkese saygılar sunarım. Sağcı – Solcu, Laik – Dindar, Türk – Kürt demeden beraber yaşama kültürüne sahip olduğumuz bir Türkiye temenni ediyorum.
Üçüncü yılını geride bıraktığımız 15 Temmuz hain darbe girişimini, öncelikle vatanımızı, birliğimizi, mukaddesatımızı hedef alan bu menfur girişimi bir kez daha lanetliyorum. O gece darbeyi önlemek için her fikirden, her partiden insanımız sokaklara dökülmüş, bunun neticesinde feraset ve cesaretini ortaya koyan milletimiz bu hain girişimi önlemiştir. Bu süreçte 251 kardeşimiz şehadet şerbetini içerek vatan uğruna toprağa düşmüş, aynı şekilde 3bine yakın kardeşimiz de yaralanarak gazi olmuştur. Her birine ayrı ayrı minnetlerimi sunuyor, Aziz Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun.
15 Temmuz’u şaşalı gösterilerle anmaktan ziyade, tam manası ile anlaşılmak zorundadır. Eğer biz bu elim hadiseden gereken dersi çıkarmazsak yarın yine böyle acı olaylarla karşı karşıya kalabiliriz. Bakınız 15 Temmuz’un bize verdiği en önemli mesajlardan birisi Birlik ve Beraberliktir. O gece Aziz Milletimiz bir vücut halinde bu hain girişime göğsünü siper etti. Bu birlik ve beraberlik ruhu ülkemizi büyük bir tehlikeden korudu. Fakat ne yazık ki basit siyasi hesaplarla bu birlik ve beraberlik ruhuna zarar verildi. Öyle ki yeri geldi en üst merciden 15 Temmuz’da sadece Ak parti ve MHP’liler sokağa indi denildi. Sanki bu darbe sadece Ak partiye karşı çıkmış gibi lanse edildi. Bu yaklaşım ne yazık ki o gece şehit olanların hatırasını incitti. Bu anlayış milletimiz arasındaki birlik ve beraberlik ruhuna zarar verdi.
Bu anlayış sadece birlik ve beraberliğimize zarar vermemiş, bu süreç ne yazık ki Türkiye’de adalete de zarar vermiştir. 15 Temmuz’un üç yıllık tablosuna baktığımız zaman bu durum açık bir şekilde görülmektedir. 3 yılda 32 KHK yayınlandı. 125 bin 678 kişi ihraç edildi. 500 bin kişi hakkında adli işlem yapıldı. Bunlardan birçoğunun darbeye iştirak etmesi, darbe yapması mümkün bile değil. Peki asıl darbeyi organize edenler, bu işin Siyasi Ayağı nerede? Üç yıldır biz bu soruya cevap alamıyoruz. Darbeye iştirak ettiğini iddia ettikleri herkesi gidip buluyorlar, fakat işin siyasi ayağını bir türlü bulamıyorlar. Olan yine gariban, kimsesi olmayan insanlara oluyor. Tekraren şu gerçeği haykırıyoruz: Adalet olmadan devlet ayakta kalamaz. Temmuz’dan sonra ortaya çıkan bu adaletsiz tablonun düzeltilmesi elzemdir. Darbeye iştirak eden gerek askeri gerekse siyasi kanadın hak ettikleri cezayı almaları gerekmektedir. Eğer 15 Temmuz tam manası ile bir destana dönüşsün istiyorsak bu işin siyasi ayağı ortaya çıkarılmalıdır.ifadelerine yer verildi.